Bilim, siyaset, İslam, Teknoloji, Sinema, Müzik, Kültür ve Sanat, Otomobil, Haber, Bafra hakkında bilgiler, ekonomi, güncel, spor yazıları, Güzel sözler,Tarih, Felsefe, sağlık, Devletler,Türk Cumhuriyetleri,Atatürk,Analizler, Çeşitli konularda incelemeler ve raporlar,İstatistikler,Açık Öğretim Fakültesi ders Notları,Basında Çıkanlar, Medya,Türkiye, manzaralar ile ilgili paylaşımlar
7 Eylül 2013 Cumartesi
AÖF SERMAYE PİYASASI VE FİNANSAL KURUMLAR KISA HATIRLATMA NOTLARI 1-2-3
Etiketler:
1,
2,
3 ünite,
AÖF,
ders,
finansal kurumlar,
kısa,
Notlar,
sermaye piyasası
AÖF MALİ DENETİM MALİ ANALİZ DERS NOTLARI 2 Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları
Etiketler:
AÖF,
denetim,
ders notları,
genel,
görmüş,
kabul,
mali,
mali analiz
AÖF genel İşletme ders 6 Yönetim Kavramı
YÖNETİM KAVRAMI
YÖNETİM, Belirli bir işbirliği ve ilişki sistemi içinde bir araya gelen insanların ortak amaçlarını gerçekleştirmek üzere yapacağı faaliyetlerin düzenlenmesi sürecidir.
YÖNETİM, Belirli bir işbirliği ve ilişki sistemi içinde bir araya gelen insanların ortak amaçlarını gerçekleştirmek üzere yapacağı faaliyetlerin düzenlenmesi sürecidir.
6 Eylül 2013 Cuma
AÖF Genel Muhasebe Ders Notları 3 Mali Tablolar
MALİ TABLOLAR
Bir dönemde mali nitelikli bir sürü işlem meydana gelir. Bunların hepsi kaydedilir ve sınıflandırılır. Daha sonra bu çok sayıdaki bilgiler anlaşılabilir, kullanılabilir bilgiler olarak çeşitli amaçlara cevap vermek için değişik tablolar şeklinde özetlenir.Bu tablolara mali tablolar veya mali raporlar denir. Muhasebede en önemli tablolar Bilanço ve Gelir tablolarıdır.
Bir dönemde mali nitelikli bir sürü işlem meydana gelir. Bunların hepsi kaydedilir ve sınıflandırılır. Daha sonra bu çok sayıdaki bilgiler anlaşılabilir, kullanılabilir bilgiler olarak çeşitli amaçlara cevap vermek için değişik tablolar şeklinde özetlenir.Bu tablolara mali tablolar veya mali raporlar denir. Muhasebede en önemli tablolar Bilanço ve Gelir tablolarıdır.
Etiketler:
açıklanması,
AÖF,
ders,
dönem sonu,
envanter,
genel muhasebe,
hesaplar,
hesapların,
Mali Tablolar,
notları
AÖF Genel İşletme ders notları 4-5
Etiketler:
4,
5,
AÖF,
birlşme,
büyüme,
ders,
Genel İşletme,
notları ders
AÖF ANAYASA HUKUKU DEVLETİN TEMEL NİTELİKLERİ – II
I- İNSAN HAKLARINA SAYGILI DEVLET
A)1982 ANAYASA’SININ TEMEL HAKLAR KONUSUNDAKİ YAKLAŞIMI
1982 Anayasası 1961 Anayasasına oranla daha az hürriyetçi bir anayasadır. 1961 anayasası insan haklarına dayalı deyimini kullanırken 1982 anayasası insan haklarına saygılı deyimini kullanmıştır. 1982 Anayasası hem devlete karşı ileri sürülebilecek temel hak ve hürriyetler anlayışına hem de sosyal devletin “hürleştirme” anlayışına yer vermiştir.
AÖF ANAYASA HUKUKU DERS NOTLARI 3- DEVLETİN TEMEL NİTELİKLERİ - I
I- CUMHURİYETÇİLİK
Devlet şekli olarak Cumhuriyet; egemenliğin belli bir zümreye değil, tüm topluma ait olmasını ifade eder. Hükümet şekli olarak Cumhuriyet ise başta devlet başkanı olmak üzere devletin başlıca seçim organlarının seçimle kurulmuş olmasıdır. Cumhuriyet ile monarşi arasındaki temel fark cumhuriyetin “vatandaşlık” monarşinin “uyrukluk” kavramlarına dayanmasıdır. Ayrıca Cumhuriyette eşitlik ilkesi kabul edilmiştir.
5 Eylül 2013 Perşembe
Türkiye Ekonomisinde genel gidişat
Türkiye ekonomisi son 11 yılda bir istikrar içinde seyrediyor. Belli bir büyüme hızı yakaladı, enflasyon düştü, ulaşım, sağlık, eğitim alanlarında ciddi yatırım ve ilerlemeler gösterdi. Bunlar olumlu gelişmeler. İstikrar yabancı yatırımlar bakımından Türkiyeyi güvenli bir ülke yaptı.
AÖF Mali denetim ve mali analizler ders notları 1
Etiketler:
AÖF,
ders notları,
mali analiz,
Muhasebe denetim,
Ünite 1
AÖF HUKUKA GİRİŞ DERSİ NOTLARI 1
Etiketler:
açık öğretim fakültesi,
AÖF,
ders,
hukuka giriş,
notları,
özet,
Ünite 1
AÖF ANAYASA HUKUKU DERS 2 MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ REJİMİ VE 1982 ANAYASASININ BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
ÜNİTE- 2
I- MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ REJİMİ
12 Eylül 1980 ihtilaliyle TBMM’ye ait olan görev ve yetkiler Milli Güvenlik Konseyi’ne geçmiştir. Milli Güvenlik Konseyi kurucu bir iktidardır. Anayasada TBMM’ne ait olduğu belirtilen görev ve yetkiler MGK’ne ve Cumhurbaşkanı’na ait olan görev ve yetkiler MGK başkanına aittir hükmü getirilmiştir. MGK’nce kabul edilerek yayımlanan bildiri veya kanunların anayasaya aykırılığı iddiası ileri sürülemez. Anayasayı hazırlamak için MGK ve Danışma Meclisinden oluşan kurucu meclis kurulmuştur. Kurucu meclisin görevleri şunlardır :
- Yeni anayasayı hazırlamak
- Siyasi Partiler Kanununu hazırlamak
- Seçim Kanununu hazırlamak
- TBMM göreve başlayıncaya kadar yasama görevlerini yerine getirmek
Danışma meclisi MGK tarafından doğrudan veya dolaylı olarak seçilen 160 üyeden seçilir. Danışma meclisine seçilebilmek için herhangi bir siyasal partinin üyesi olmamak şarttır. Danışma meclisi kanunları ve anayasayı hazırlar; MGK hazırlanan metni aynen veya değiştirerek kabul eder.
Etiketler:
1982 anayasası,
Anayasa Hukuku,
AÖF,
ders,
notları,
ünite 2
4 Eylül 2013 Çarşamba
AÖF Genel Muhasebe ders Notları 2
Etiketler:
2,
Adnan Hazır,
ders,
genel muhasebe,
notları
AÖF Anayasa Hukuku Ders notları ders 1
TÜRKİYE’DE ANAYASAL GELİŞMELERE GENEL BAKIŞ VE 1961 ANAYASASININ TEMEL
NİTELİKLERİ
I-OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ ve ANAYASAL GELİŞMELER
Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet yönetimi sistemi mutlak monarşiydi. Bütün devlet yetkileri padişahta toplanmıştı. Padişaha devlet yönetiminde yardımcı organlar (sadrazam, divan gibi) yetkilerini sadece padişahtan alıyorlardı. Osmanlı imparatorluğunda anayasal gelişmeler:
I-OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ ve ANAYASAL GELİŞMELER
Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet yönetimi sistemi mutlak monarşiydi. Bütün devlet yetkileri padişahta toplanmıştı. Padişaha devlet yönetiminde yardımcı organlar (sadrazam, divan gibi) yetkilerini sadece padişahtan alıyorlardı. Osmanlı imparatorluğunda anayasal gelişmeler:
Etiketler:
1,
Açık Öğretim,
Anayasa Hukuku,
AÖF,
ders notları,
Fakültesi,
İlk anayasa,
Osmanlı
AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ GENEL MUHASEBE DERS NOTLARI 1
AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ GENEL İŞLETME DERS 2 NOTLARI
2 Eylül 2013 Pazartesi
GENEL İŞLETME DERS NOTLARI 1.DERS
Birleşmiş Milletler Yeniden yapılanmalı.
Birleşmiş milletlerin yapılanmasına karşıyım. Öncelikle 5 ülkenin 200 ülkenin aldığı kararı yok sayan veto hakkını kabullenmek mümkün değil. Bu beş ülke Amerika, Rusya, Çin, Fransa ve İngilteredir. İşin çok garip yanı ise bu 5 ülke aynı zamanda dünyanın en büyük 5 silah satıcısı. Nerede bir savaş varsa bu ülkeler oradalar. Nerede bir işgal varsa bu beş ülkeden biri mutlaka işin içinde. Afganistan 2 kere işgal edildi. İşgal edenler Rusya ve Amerika, Libya'ya saldırılar yapıldı. Yapanlar Amerika ve Fransa, Doğu Türkistan'da zulüm var, zulmü yapan Çin, Vietnam'a saldıran Amerika, Macaristan ve Çekoslovakyayı işgal eden Rusya. Sudan'da Amerika, Arjantin'de İngiltere saldırıları var. Irak Amerika tarafından işgal edildi. Amerika'nın sayısız ülkede askeri üssü ve askeri var. Kısacası Birleşmiş Milletler adil bir kuruluş değil. Yapısı buna izin vermiyor. Bu birleşmiş Milletler yapısı ile dünya terör ve savaştan kurtulamaz. Zulüm, darbe ve işkenceler son bulmaz. Bu 5 ülke dünyayı ve dünyanın tüm kaynakların parsellemiş durumdalar. Diğer ülkeler olarak biz onların kolonileriyiz. Sömürgeleriyiz. Dünya ticareti verileri, gelir dağılımları dahil tüm bilgilerde bunun ispatıdır.
Dostlarınızı unutmayın
Dostlar, arkadaşlar akrabalar çok önemlidir. Aile ve çocuklarımız çok çok daha önemlidir. İşlerin çokluğu, yoğun tempolar, günün stresleri, trafik, uzaklık vs mazaretlere sığınmadan. Onlara vakit ayırmalıyız. Hal hatır sormalı,ziyaretlerine gitmeli. Bir çaylarını bir kahvelerini içmeliyiz. Hasta olanları ziyaret etmeliyiz.
Etiketler:
Adnan Hazır,
dostlarımız,
dostluk,
unutmayalım,
üzerine
YENİ BURJUVAZİ VE SEVGİ KAŞIKLARI
Sevgiyi Kaybettik
Türkiye ve dünyada çok şey değişti.
Gelişmeler, ilerlemeler kaydedildi. Hayatımıza bilgisayarlar, cep telefonları
İPad’lar girdi. MSN, Facebook, Tweet ile tanıştık. Metrolar, havaalanları, 7
yıldızlı oteller, duble ve otoyollar çoğaldı, Basketbolda dünya 2.si, Futbolda
Dünya ve Avrupa 3.sü olduk. Dolar milyarderleri sayımız arttı. İleri demokrasi,
şeffaf sandıklar siyasetin içine girdi. İnsanlarımız ev, yazlık, araba sahibi
oldu, kimileri dubleks daireye, villalara kavuştu. Kısacası hayat standartları
ve teknolojiler arttı. Her şey artarken bir şeyin azaldığını görmekteyiz. Aile
bağları, akrabalık, komşuluk ilişkileri zayıfladı. Doğal olarak sevgiler azaldı.
Çok şeylere sahip olurken en önemli şeyi kaybetme tehlikesini yaşıyoruz. Bizi
biz yapan en büyük değeri yani sevgiyi kaybetmeye başladık. Bunu trafikteki
davranışlarda gösterdiğimiz tahammülsüzlüklerde düğünlere katılımlarda ki
eksikliklerimizde, cenazelere katılımlarda ki ve bayram ziyaretlerinde ki
azalmalarda, anne ve babaya bakmakta gösterilen zaaafiyette, hastalarımız ile
ilgilenmekte ki gevşekliklerde, komşuluk hukukunun yok olmaya başlamasında,
artan şiddet olaylarında, yaşanan kavgalarda, yapılan tartışmalarda ki seviye
düşmesinde görmekteyiz. Bireysel ve sanal yaşamaya başladık. Liberal ekonominin
yanında liberal bir hayatını da içimize sindirdik.
İslam dini ile Hıristiyanlık dini arasında ki
en büyük fark İslam dininde Hıristiyanlı dininde olduğu gibi bir ruhban
sınıfının olmayışıydı. İslam insanların arasında ki her türlü üstünlüğü ret
etmişti. Bunun sadece tek bir istisnası vardı. İslam’da hiçbir rengin,
statünün, kişiler arasında bir üstünlüğü yoktu. ALLAH ile kul arasına hiç kimse
giremezdi. Üstünlük istisnası sadece takvadaydı. Ne yazık ki şimdi suni olarak,
İslam’ın ret ettiği sınıf kavramı da içimize sokuldu. Beşeri sistemlerin bir
ürünü olan sınıf ve burjuvazi kavramları şimdilik seslendirilmese bile teorik
ve görüntü olarak ortaya çıktı. Zekât müessesi de ortadan kalktı. Zenginliğin
ölçüsüz esiri olduk. Kısacası yeni bir burjuvazi sınıfı oluştu. Bu sınıf kendi
modasını bile ortaya koydu. Ne yazık ki bu sınıfı referansı İslam olanlar
ortaya koymaya başladı. Bunu giyim, kuşam, yaşam standartları, düğün ve tatil
gibi alanlarda görmeye başladık. Anadolu da ve büyük kentlerin varoşlarında
yaşayanların İslami yaşantı ve hayat standartları ile bu burjuvazi sınıfının
İslami yaşayışı ve hayat standartları arasında inanılmaz bir uçurum oluştu. Sevgiden
sonra, İslami yaşam tarzını da kaybetmeye başladık. Bu ayrışma yarınlarda toplum dinamiklerinde
patlamalara ya da daha büyük yozlaşmalara da neden olacaktır.
Söz sevgiden açılmışken bir güzel hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bir bilge kişiye "Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" diye sordular. Bilge, büyük bir sofra hazırladı ve sevgiyi dillerinden eksik etmemelerine karşın, onu günlük yaşamlarında hiç kimseye göstermeyen kişileri yemeğe çağırdı. Sofrada herkes yerini aldıktan sonra, önlerine birer tas sıcak çorba, sonra da derviş kaşıkları denen, sapları bir metre uzunluğunda özel kaşıklar getirildi. Ev sahibi konuklarına kaşıkları ancak saplarının uçlarından tutabilecekleri kuralını söylendi. Herkes kaşığının ucundan tutmak zorundaydı. Konuklar, uçlarından tuttukları bir metre uzunluktaki kaşıkları güçlükle taslarına daldırıyorlar, fakat kaşıklarına çorba doldurup, ağızlarına götüremiyorlardı. Ağızlarına bir kaşık çorba koyabilmeyi beceremeyen konuklar, yemekten sonra kalktıklarında, karınlarını doyuramamışlar, kaşıklarından dökülen çorbalarla da sofranın üstünü kirletmişlerdi. Bilge, bir gün sonra ikinci bir yemek daveti verdi. Bu kez, sevgiyi gerçekten bilen ve her gün sevgiyle yaşayan kişileri çağırdı. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen pırıl pırıl kişiler geldiler ve bu kez onlar yerlerini aldılar, sofrada. Önlerine birer tas sıcak çorba ve sapları bir metre uzunluktaki derviş kaşıkları getirildi. Onlara da kaşıkları ancak saplarının uçlarından tutabilecekleri kuralını söylendi. Ev sahibi bilgenin "Buyurun, afiyet olsun" sözünden sonra sofradaki herkes, önündeki kaşığı, sapının ucundan tuttu ve herkes kaşığını, karşısındaki kişinin çorba tasına daldırıp, kaşığına aldığı çorbayı, karşısındaki kişinin ağzına uzattı. Bu yöntemle herkes karnını doyurabildi. Konuklar sofradan kalktıklarında ise, sofranın üstünde, dökülmüş tek damla çorba yoktu. Bilge kişi "Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır ?" sorusunu soranlara bu uygulamayla cevap verdikten sonra bir de öğütte bulundu: "İşte", dedi." Kim ki yaşam sofrasında yalnızca kendini görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o kişi aç kalacağını da bilmelidir. Ve kim ki başkalarına da düşünür ve o da kesinlikle doyurulacaktır. Çünkü yaşam denen bu pazarda, alan değil, veren kazançlıdır her zaman."
Yazımı ALLAH’IN Habibi ve Resulü Peygamber Efendimizin sevgi, dostluk ve kardeşlik hakkındaki hadis-i şeriflerinden bazılarını yazarak bitirmek istiyorum: "Mümin kendisi için sevdiğini kardeşi için de arzular." "Hediyeleşin, birbirinizi sevin. Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hâsıl eder." "Ziyaretleşin, hediyeleşin. Çünkü ziyaret sevgiyi perçinler, hediye de kalpteki kötü duyguları söker atar." "Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler olunuz." " “Din kardeşinin ayıbını örten kimsenin, Allah Teâlâ dünya ve ahiret de kusurunu örter.”
Bugün toplum ve camia olarak top yekûn bir özeleştiri yapmak mecburiyetimiz vardır. Duygu ve düşünce dünyamız ile sosyal yaşantımızda nerelere park etmekteyiz? Hangi sularda yol almakta ve hangi limanlara demir atmaktayız? Kaşıkları nasıl uzatmaktayız?
Dua, selam ve saygılar…
Etiketler:
Adnan Hazır Yazıları,
kaşıkları,
kaynakları,
kuraklık,
menfeat,
mutluluk,
sevgi,
su,
susuzluk,
tehlike
1 Eylül 2013 Pazar
BAFRA 2023 VİZYONU
2023 yılında Cumhuriyetin 100.yılını kutlayacağız. Türkiye
2023 için hazırlanıyor. Türkiye’nin hedefi cumhuriyetimizin 100.yılında
dünyanın 10 büyük devletinden biri olmak. Türkiye bu hedefi koyduysa.
Şehirlerimizde 2023 için hedeflerini koymalı, plan ve programlarını buna göre
yapmalıdır.
Bizi Bekleyen Tehlike "SUSUZLUK"
Hava, su,
ısı, ışık ve besin maddeleri canlıların yaşaması için gerekli temel unsurlardır.
Su yaşam için en zorunlu maddelerden birisidir.
SU, insanın hayatta kalması ve sağlıklı yaşaması için zorunludur ve
ekonominin birçok sektörü için de önemlidir.Ancak kaynaklar, yer ve zaman
olarak düzensiz bir şekilde dağılmıştır ve insanoğlunun faaliyetleri nedeniyle de baskı altındadır. Suyu doğru kullanmıyor ve
korumuyoruz. Geleceğimiz ve hayat kaynağımız olan suya gerekli önemi
vermiyoruz.
Kişi
başına düşen yıllık su ortalamaları ise şu şekildedir.ASYA ORTALAMASI 3.000 m3
BATI AVRUPA ORT. 5.000 m3
AFRİKA ORT. 7.000 m3
GÜNEY AMERİKA ORT. 23.000m3
DÜNYA ORT. 7.600 m3
TÜRKİYE ortalaması ise1.430 m3
Bu sonuçlar ülkemiz içinde ciddi bir su sorunu olduğunu da göstermektedir. Yani Türkiye su zengini bir ülke değildir. Bu soruna şimdiden dikkat çekiyoruz.
Eğer gerekli önlemler alınmazsa su kaynakları bu yüzyılın ortasında % 30 azalacak. Ve 20 yıl içinde yeterli ve sağlıklı su alamayan insan sayısı 3,3 milyar olacaktır.
Gelecekte bizi neyin beklediğini şimdiden kestirmek zor. Eenerji ve petrol savaşları ya da uzay savaşları yaşanabilir. Bunu zamanla beraber yaşayıp göreceğiz. Fakat şimdiden bildiğimiz bir tehlike var ki belki de hepsinden daha önemli. SUSUZLUK !!!!!
Dünyanın dörtte 3’ü sularla kaplı olmasına rağmen içilebilir su
kaynaklarımız son derece yetersizdir. “içilebilir nitelikteki su
oranı ancak % 1 civarındadır.
Suyu
kullandığımız her safhada mutlaka tasarruf yapmalıyız. Sizlerden duyarlılıklarınızı
artırmanızı rica ediyorum. Unutmayalım ki zaman hızla akıp gidiyor. Susuzluk
tehlikesi için kapımıza dayandı. Bu tehlikeyi bertaraf etmeliyiz. Bunun için
hepimize büyük görevler düşmektedir. Bu günden itibaren susuzluğa karşı gereken
her şeyi yapma noktasında herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Etiketler:
Adnan Hazır Yazıları,
kaynakları,
kuraklık,
su,
susuzluk,
tehlike
BAFRA BELEDİYE BAŞKANLARI / MAYORS OF BAFRA
Devlet arşivlerinde
bulunan Osmanlıca Belediye Meclis
defterleri ve kayıtlarında; 1868 yılında Bafra kazasında belediye teşkilatının kurulduğu anlaşılmaktadır.
hareketsiz Yaşamlar
Masa başındayız, merdivenleri çıkmak yerine asansör kullanıyoruz, yakın uzak her yere arabayla gidiyoruz, bilgisayar başından ayrılmıyoruz, sağlıksız besleniyoruz, iletişimlerimizi telefonla, e mail ve facebook ile sağlıyoruz. Kısacası hareketsiz bir yaşam tarzımız var. Bunun doğal sonucu olarak kalp, damar, tansiyon ve şeker hastalıklarına adayız. kalori harcamadığımızdan dolayıda fazla kilolara sahip oluyoruz. Kısacası sağlığımız tehlikede. Hemen bir doktor kontrolünden geçerek, doktorumuzun önereceği bir şekilde spor yapmalıyız. Bu yürümek, bisiklet sürmek, koşmak, yüzmek, aerobik, egzersiz olabilir. Spor salonlarına gitmek olabilir. Buna yaşımız ve doktor kontrolümüz karar verecektir. Hiç vakit geçirmeden bu hareketsiz yaşama ve onun getireceği tehlikelere son vermeliyiz. Spor yapmanın bize sağlayacağı dinçliği, zindeliğe ve sağlığa kavuşmalı, fazla kilolarımızdan kurtulmalıyız. Başlamak için asla geç değildir.
Etiketler:
Adnan Hazır,
Asansör,
Hareketsiz,
Makale,
Spor,
Yaşamlar
Betonlaşan Şehirler
Sahillerimiz kirleniyor, kumsallarımız yok oluyor, ormanlarımız azalıyor, çevreye duyarlılık yok oluyor, estetik ve mimari yok, deprem tehlikesi göz ardı ediliyor. Kısacası betonlaşan şehirler ile karşı karşıyayız. Yapılaşma oluyor alt yapı sonra geliyor, oto park alanları yok, yeşil alanlar az, çocuk parkları düşünülmüyor. Koca koca beton binaların arasında dostluk, komşuluk ise hiç hatırlanmıyor. Kaçak yapılaşma aldı başını gidiyor. Şehir şehir gecekondular oluşuyor. Nefes alamıyoruz.
Etiketler:
Adnan Hazır Yazıları,
AÖF,
Betonlaşmış,
ders notları,
kaşıkları,
kaynakları,
kuraklık,
Makale,
menfeat,
mutluluk,
sevgi,
su,
susuzluk,
şehirler,
tehlike
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)