Emperyalizm planlarını uzun dönemlere
yayarak yapar. Kendisine hizmet edecek yapılanmaları tesis eder. İktidarlar,
kadrolar, medya, sivil toplum kuruluşları oluşturur. Bunun gereği olarak gerçek
İslam ile hiç ilişkisi olmayan Ilımlı İslami (Moderate İslam) savunan siyasi
guruplar veya Türk dünyasının birleşmesini savunan Neo-Pantürkist olarak adlandırılan yaklaşımları destekleyen içi
boşaltılmış Türkçüler organize eder. Bunlar Batı Emperyalizminin Türkiyede’ki figüranlarıdır
ve Batı emperyalizmine hizmet etmektedirler.
Ilımlı İslam, İslam ülkelerinde
İslami hareketlerle ilişkili istikrarsızlık ve bunun getireceği siyasi
sonuçların, Amerikan ve Batı karşıtlığı hareketlerine, güvenlik zafiyetlerine
ve olası menfaat kayıplarına sebep olmasının önüne geçmek için ABD düşünce
kuruluşlarında geliştirilen modernist, protestan İslam yorumudur.
Ilımlı İslam ile sorgulamayan, biat
eden, sadaka ekonomisine rıza gösteren, ictihata kapalı, millet şuuru zaafa
uğramış, refleksleri tüketilmiş, körü körüne destek veren ve hurafeler ile
donatılmış milyonlar oluşturulmaktadır. O on milyonlar ise birkaç siyasi ya da
sözde dini önderin emirlerine göre halis niyet ile safihana olarak yön
çizmekte, oy, karar ve destekler vermektedir. Emperyalizmin ılımlı Islama
ülkemizde biçtiği rol İslam’ın onlara göre ehlileştirilmesidir. Çünkü onların
istediği ve ılımlı İslam adını verdikleri anlayış ve yapılanma emperyalist
amaçlarına hizmet edecektir. Ayrıca bu
zeminin bir parçası olarak Misyonerlik faaliyetleri yapmak suç olmaktan
çıkarılmış, misyonerliğe müdahale etmek suç haline getirilmiş ve Türkiye’de
50.000 den fazla kilise evler faaliyete geçmiştir. Bütün bu çalışmaların nihai
gayesi, üç din arasında fark olmadığını milletimize empoze etmek, Hıristiyanlık
sempatisi oluşturmak ve geniş vadede ise bu milleti Hıristiyanlaştırmaktır.
Batı, bizde ve İslam coğrafyasında emellerini gerçekleştirmek üzere, hem
içimizde hem de İslam coğrafyasında onların emirlerini yerine getirmekle
görevli değişik kılıklardaki kadroları oluşturmuş ve seferber etmiştir. Bunların her biri savunduklarını iddia
ettikleri amaçların tümüyle ters doğrultudaki emellere hizmet etmekteler.
Küreselleşme söylemleri arkasında, yeryüzünün yoksullarına karşı ilan edilmiş
bir soygun, sömürü ve saldırı vardır. Küresel efendiler İslamı
hazmedememektedir. Bunun için İslamı bırakmış, “Ilımlı İslamı” icat
etmişlerdir. Bu arada, ülkemizin içinde bulunduğu bölgede, 22 kadar ülkenin
coğrafyasını değiştireceklerini açıkça ilan etmiş bulunuyorlar. Coğrafya
değiştirmenin nelere mal olacağını yanı başımızdaki Yugoslavya’da, Irak’ta
gördük, görmekteyiz. Bu coğrafyanın
değiştirilme süreci tamamlanana kadar Türkiye model ülke olarak gösterilecek ve
bu değişim tamamlandığında ise sıra Türkiye’ye gelecektir.
Ilımlı İslam
düşüncesinde düzene karışılmaz, sömürüye karşı çıkılmaz, cihanı şümul olunmaz. Ilımlı İslam
projesi halen şuanda yürüyor. Türkiye'de
ve İslam dünyasının farklı yerlerinde de yürüyor. Gerek siyasi
mekanizmalar, gerek sivil bir takım zeminler, kuruluşlar, kurumlar vasıtasıyla
yürütülüyor. Bu proje ile İslam batı karşıtlığı bizzat Müslümanlar eliyle
azaltılmaya çalışılıyor. Siyaset, itikad, ekonomi tarih anlamında batılı
değerleri İslam dünyasının kalbine taşıma görevi, artık bugün namazlı niyazlı
Müslümanlar tarafından yürütülmektedir.
İçi boşaltılmış, aksiyoner yapısı
bitirilmiş, itibar kaybına uğratılmış, teşkilatlanması ve dinamizmi pasifize
edilmiş, fikri kaynaklarından uzaklaştırılmış, temel dinamikleri Türk
milliyetçiliği ve İslam olmasına rağmen İslami unutan ve İslam’dan uzak
duran, politize edilmiş, siyasi ve
yönetim kadroları bunlara uygun olarak tanzim edilmiş bir ılımlı Türkçülük oluşturulmaktadır.
Batı emperyalizminin Çin, Rusya, Orta Asya ve İslam coğrafyasına karşı bu ılımlı
Türkçülere ihtiyacı vardır. Ilımlı Türkçülük ile aynı zamanda Ilımlı İslama
karşı gelinmeyecek ve palazlanması, yükselmesi, kök salması temin edilecektir. Oluşturulan
bu ılımlı Türkçüler de batının emperyalist amaçlarına hizmet edecektir. Bu da
milliyetçi, Türkçü görünenler tarafından yürütülmektedir.
Bu ılımlı Türkçüler Türkün İslam ülküsünün,
nizamı âlem ülküsünün, ilah-i kelimatullah davasının içini boşaltmışlardır.
Gençlik ve üniversite kaynaklarını kurutmuşlardır. Türk coğrafyası ile ilişki
ve bağlarını koparmışlardır. Türk Dünyası Kurultayı, Erciyes zafer kurultayı
gibi önemli zeminlerini ve bağlarını iptal etmişlerdir. Türkiye’nin, Türk
dünyasının ve İslam âleminin problemlerine karşı çözümler üretmemektedirler.
Halkımızın karşısına çıkmamakta ve cazibe merkezi olmamaktadırlar. Üniversitelerden
mezun olup devlet kadrolarına gelenler tiplerine, giyimlerine, fikir yapılarına
baktığımız zaman aynı tornadan çıkmış insanlardan oluşmaktadır. Okullar ve
üniversiteler boşaltılmış ve ılımlı islama teslim edilmiştir.
Sonuç olarak çare Ülkücü harekettir.
Merhum cennet mekân Başbuğ Alparslan Türkeş’in ortaya koyduğu,
siyasallaştırdığı ve devlet idaresine talip ettiği Ülkücü hareket iki temel
dinamiği olan İslam ve milliyetçiliği, ruhu ve bedenine yeniden inşa etmelidir.
Unutmamalıdır ki dünyada milletler mücadelesi vardır. Unutmamalıdır ki Cemil
Meriç ustanın dediği gibi bu mücadele haç ile hilalin, hak ile batılın,
inananlarla inanmayanların mücadelesidir. Bu mücadele Amerikan merkezli
projelerle oluşturulan Ilımlı İslam ve Ilımlı Türkçülük ile yapılamaz. Yeni bir
medeniyeti kurmak batılı değerlerle olmaz.
Hem ılımlı İslam hem de ılımlı
Türkçülük Türk siyasi hayatında ve mecliste iktidar ve muhalefet olarak yer
almaktadır. Gidişat tersine çevrilmezse bu iki yapı gelişecek konjonktüre göre
partner olmalarına ve devlet idaresinde ortaklık kurmalarına şaşırmamak
gerekecektir.
Merhum Cennet mekan Başbuğ Alparslan
Türkeş tarafından kurulan ülkücü hareket dünyanın bağımsız tek mili ve manevi
hareketidir. Bu nedenle başka merkezlerde pişirilen tuzak projelere kapılmamalı,
bunları kıracak ve yok edecek çalışmaları yapmalıdır. Bizler düşmanlarımızdan
daha akıllı olmalıyız. Yoksa Türkiye’ye, Türk Dünyasına ve İslam âlemine yazık
olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder